- bes
- 1.kâfi, yeter, yeterli. 2.sadece.
|
- besdîtin
- yetinmek.
|
- best
- 1.dağ yamaçlarındaki küçük vadiler, akarsu kenarındaki çakıllı, kumlu yer. 2.esin, ilham.
|
- beste
- beste, makam.
|
- bestek
- paket.
|
- bestek kirin
- paketlemek.
|
- bestek çêkirin
- paket yapmak.
|
- bestekar
- bestekâr.
|
- bestenî
- dondurma.
|
- bestenî froş
- dondurmacı.
|
- besterobar
- nehir yatağı.
|
- bestewîn
- kır yaşamını anlatan yazı.
|
- bestik
- dere kolları, ufak çakıl taşları.
|
- bestin
- su veya yolun önünü kesmek.
|
- bestir
- dokuma kumaş, tekstil.
|
- beş
- 1.bölüm, fasıl, kısım, sektör, taksit. 2.küçük akıtma.
|
- beşavend
- kafiye.
|
- beşbir
- veraset.
|
- beşdar
- katılan, katılımcı.
|
- beşdar bûn
- katılmak, ortak olmak, iştirak etmek.
|
- beşdarî
- katılım.
|
- beşik
- alın çıkıntısı.
|
- beşt
- kalas, kiriş.
|
- beşîş
- güleç, gülümseyen, mütebessim, sempatik.
|
- beşîşandin
- gülümsetmek, tebessüm ettirmek.
|
- beşîşîn
- gülümsemek, tebessüm etmek.
|
- bêsazîûman
- düzensiz, organizasyonsuz.
|
- bêsemt
- 1.uygunsuz, kabahat. 2.ihtiyatsız.
|
- bêsemtî
- uygunsuzluk.
|
- bêserî
- uçsuz, başsız, başıbozuk.
|
- bêserû bin
- uçsuz bucaksız.
|
- bêsikûm
- yüzsüz, haysiyetsiz.
|
- bêsinc
- ahlaksız.
|
- bêş
- salma, vergi.
|
- bêşdanîn
- vergilendirmek.
|
- bêşdar
- vergi memuru.
|
- bêşderî
- gümrük vergisi.
|
- bêşe
- zanaat, meslek, kariyer.
|
- bêşegeh
- fabrika.
|
- bêşekar
- meslek sahibi, kariyer sahibi, esnaf, zanaatkar.
|
- bêşemate
- gürültüsüz.
|
- bêşerm
- arsız, utanmaz.
|
- bêşesaz
- fabrikatör.
|
- bêşesazî
- endüstri, sanayi.
|
- bêşik
- şüphesiz.
|
- bêşimşat
- biçimsiz, tipsiz.
|
- bêşiyan
- iktidarsız, kudretsiz.
|